Sakarya Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finansı Uygulama ve Araştırma Merkezi (İSEFAM) Müdürü Doç. Dr. Süleyman Kaya, kripto para piyasasına yönelik bilgi eksikliğinden kaynaklı olumsuz fetvalar verildiğini dile getirdi. İHA’da yer alan bir habere göre Bitcoin ve diğer kripto para birimlerine yönelik fıkhi değerlendirmelerde bulunan Kaya, bu birimlerin birçok tanımı olduğunu söyledi. Kaya şu ifadeleri kullandı:
Kripto Para Birimleri ve Fıkhi Açıdan Değerlendirilmesi başlıklı açıklamasında kullanımı giderek yaygınlaşan sanal para birimlerinin ‘para’, ‘finansal varlık’, ‘emtia’ gibi birçok tanımı var. Bu sanal para birimleri fiziksel bir gerçekliğe sahip değil. Kripto paraların değerlerindeki aşırı oynaklık sebebiyle mübadele aracı ve ortak değer ölçüsü olma işlevlerini yerine getiremedikleri, dolayısıyla mevcut halleriyle para olarak kabul edilemeyecekleri söyleniyor. Ancak kripto paraların gelecekte genel kabul gören, daha istikrarlı bir para birimi olma ihtimali de gündemde.
Kripto para birimlerinin temelinde yatan Blockchain teknolojisinin ciddi anlamda birçok avantaj içerdiğini belirten Doç.Dr. Süleyman Kaya, tedavülde bulunan kripto para birimlerine karşı çok farklı değerlendirmeler yapıldığını söyledi. Kaya, bu para birimlerinin düşük maliyetle para transfer etme imkanı, yüksek işlem hızı ve karşılıksız para basma imkanını ortadan kaldırması gibi olumlu yanlarının olduğunu belirtti.
Doç. Dr. Süleyman Kaya: “İslami açıdan belirsizlik hakim.”
İslami hukuk açısından Bitcoin gibi para birimlerinin geçerliliğinden bahseden Kaya, fetva kurullarında belirsizlik olduğunu dile getirdi.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kripto paraların ciddi belirsizlikler taşıdığı, aldanma ve aldatma riski bulunduğu, belirli kesimlerin haksız ve sebepsiz zenginleşmesine yol açtığı yönünde açıklamada bulunduğunu kaydeden Kaya, Filistin ve Mısır fetva kurumlarının da benzer fetvalarda bulunduğuna dikkat çekerek, bu fetvaların yine Diyanet’in yaptığı fetvalara benzer nitelikler taşıdığını söyledi. Kaya şu ifadeleri kullandı:
1.375 kripto para içerisinden sadece Bitcoin üzerine odaklanılıyor. Halbuki bunların her birinin farklı hususiyetleri olabilmektedir. Özellikle yasaklık hükmü tüm kripto paraları kapsayacak şekilde zikredilmektedir. Fetvalarda özel olarak Bitcoin’in caiz olmadığı dile getirilse de bu fetvalar da kamuoyunda genel anlaşılabilmektedir. Dolayısıyla bu söylenenlerin sair kripto paralarla ilgisi olmadığına vurgu yapmak daha isabetli olabilirdi.
Kaya, Bitcoin konusundaki her eylemin tek bir eylemmiş gibi kabul edilmesi konusuna da vurgu yaptı. Kaya’nın bu konudaki görüşleri ise şu şekilde:
Fetvalarda göz ardı edilen ikinci husus, Bitcoin’in kullanımıyla ilgili her şeyin yeknesak kabul edilmesi. Yani alıp satmak ile ödeme yapmak, para transferi yapmakla madencilik yapmak gibi farklılıkların hepsi aynı kabul ediliyor. Halbuki bunlar arasında mahiyet itibariyle de şekil itibariyle de meşruiyeti etkileyebilecek önemli farklar vardır. Kumara benzemesi ise çok zorlama bir yorum olarak değerlendirilebilir. Aldatma ve aldanmaya gelince, burada ne tür bir aldatmadan bahsedildiğini, kimin kimi aldattığını anlamak güçtür. Zira her şeyin açık ve şeffaf olduğu ve herkes tarafından denetlenebildiği bir sistemle karşı karşıyayız.
Döviz gibi kullanılırsa meşrudur
Öte yandan Sakarya Üniversitesi’nin web sitesinde yer alan bir habere göre Süleyman Kaya şu değerlendirmelerde bulundu:
Bir şeyin para olabilmesi için değerini devlet otoritesinden alması gerektiği meselesine gelince, fıkhen böyle bir şartın olduğuna dair her hangi bir delil serdedilmemiştir. Üstelik Hanefi kaynaklarda bir şeyin özel olarak para olmak üzere basılması halinde para olarak kabul edileceği, ancak bir şeyin para olarak kullanımında teamül oluşması halinde teamülün paranın basılması mesabesinde olacağı açıkça ifade edilir.
Kripto para piyasasına yönelik en önemli eleştirinin haksız kazanç hususunda olduğunu söyleyen Kaya, şu ifadeleri kullandı:
Kripto paraya yönelik en önemli itiraz, spekülasyon ve manipülasyona açık olması ve aşırı dalgalanma neticesinde haksız kazanç ve zararların ortaya çıkabilecek olmasıdır. Kripto paraların toplam piyasa değeri dünya finansal piyasaları ile mukayese edildiğinde henüz küçük kalmaktadır. Dolayısıyla büyük sermayedarların piyasayı manipüle etme imkanı vardır.
Dolar alıp satmanın fıkhen meşru olduğunu dile getiren Kaya, Bitcoin’i de bu yönde değerlendirdi:
Ama zaman içerisinde kripto paraların çok daha büyük ölçeklere ulaşması halinde ki hızla büyüyor, bu problemin minimize olacağı dile getirilmektedir. Dolar alıp satmak sarf akdinin kurallarına riayet edildiği sürece fıkhen meşrudur. Ama ekonomik kriz dönemlerinde doların değer kazanarak Türk Lirasının değer kaybetmesini kendi lehine değerlendirenler olmuştur. Burada şeklen dolar alıp satma şeklinde bir sarf işlemi var. Ama bunun haklı bir kazanç, helal olduğunu söylemek çok zordur. İtibari paralar için söylediğimiz bu hükmü kripto paralar için de pek tabi ki söyleyebiliriz.
Tamamen denetimsiz değildir
Kaya, kripto para birimlerinin tamamen denetimsiz olmadığını söyledi. Kaya bu konuyla alakalı olarak da şu ifadeleri kullandı:
Devlet denetimi ve teminatı altında olmama kripto paralara yöneltilen bir diğer eleştiridir. Ancak tamamen denetimsiz, kontrolsüz bir sistem söz konusu değildir. Ripple gibi merkezi bir kurumun denetim ve kontrolünde olan kripto paralar olmakla birlikte Bitcoin gibi kripto paralarda böyle bir yapı söz konusu değildir.
Saadet Zinciri benzetmesinden de bahseden Kaya, sözlerini şöyle noktaladı:
Saadet zinciri benzeri belirli kesimlerin haksız ve sebepsiz zenginleşmesi meselesine gelince, Bitcoin üzerinden konuşacak olursak, saadet zinciri benzetmesinin isabetli olmadığı açıktır. Madenciler her türlü işlemin onaylanmasını, denetlenmesini ve kayda geçirilmesini sağlıyorlar.